'Sabır' diyerek bitirebilirim aslında yazıyı daha yazmaya başlamadan. Ama yine de biraz açıklama yapmakta yarar var.
İnsanoğlu var olduğu andan itibaren hep bir süreç içinde bulunmuştur. Evrimleşme, gelişim, ilerleme, icatlar... Aynı zamanda bu süreç bireysel olarak da işlemiştir. Doğma, büyüme, öğrenme, eğitim, iş, aile... Örnekleri istediğimiz gibi çoğaltmamız mümkün. Dikkat ettiyseniz, anafikrimiz olan sürecin varoluşumuzdan bu yana hiç es geçmemişiz -ki bunun zaten imkanı yok- sürekli onun içinde varolmuşuz. Yani hiç okumadan doktor olamayacağımız, yürümeyi öğrenmeden koşamayacağımız gibi o gereken süreci geçirmeden bir yere varamamışız.
Her bitkinin, her canlının gelişim süreci farklı olmasına rağmen ihtiyaç duyduğu bir zaman süresi vardır. Olgunlaşma evresi diye adlandırabileceğimiz bu zaman dilimi sayesinde bir sonuç elde edilir. Ya da daha basit bir örnekle; suyun 100 dereceye kadar ısınmadan kaynamayacağı, 0 dereceye düşmeden donmayacağı (doğal şartlarla) gerçeği gibi.
Hayatımızın her evresinde beklemek zorunda olduğumuz süreçler yaşamaktayız. Kimi zaman isteyerek kimi zaman elimizde olmayarak. Ancak bu bekleme evreleri bazen sabır sınırlarımızı zorlamakta. Dolayısıyla 'vazgeçme'ler yaşanmakta. Bu ne demek? Şöyle; başladığınız bir işin sürecini tamamlamasını beklemeden hemen sonuç elde etme telaşı sonrasında yaşanan aceleci ve sonuçsuz bölüm demektir.
İlk dört paragrafı güncel hayatımıza aktarmaya çalışırsak; koyduğumuz hedefe ulaşmak için geçirmemiz gereken olgunlaşma ve oluşum sürecine bekleme tahammülü gösteremediğimizde başladığımız noktaya geri dönüyoruz demektir. Bir işi yapmaya karar veriyorsunuz, bütün şartları yerine getiriyorsunuz ve hatta bir miktar zaman harcıyorsunuz. Sonrasında istediğiniz sonuca hemen ulaşamayınca vazgeçiyorsunuz. Peki gidişatın bir sonuca ulaşmama ya da istemediğimiz bir sonuca doğru bir meyil gösteriyor olması durumunda ne yapmalıyız, diye bir soru aklınıza gelebilir. Elbette böyle durumlarda yol yakınken dönmek en mantıklısı. Ancak altını çizmek istediğim, olumlu ya da olumsuz, arzu ettiğiniz veya etmediğiniz her hangi bir sonucu görmeden vazgeçmek. Aceleci davranmadan önce akışa izin vermek gerekiyor. Onu takip edip ihtiyaç anında gerekli düzenlemeler ile sonucu lehinize çevirme olasılığınız çok yüksek.
İşte size 8 ipucu:
1- Hedefinizi netleştirin; ne istediğinizi bilin. Bu hedefi niçin istediğinizden emin olun.
2- Kendinizi iyi tanıyın. Neleri iyi yapabildiğinizi ve nelerde zayıf olduğunuzu dürüstçe tespit edin. Bu sizin boşuna kürek çekmenizi engeller. Ya da ne gibi farklı önlemler almanız gerektiği hakkında sizi fikir sahibi yapar.
3- Portakal ağacının altında elma beklemeyin; elde edeceklerinizin farkında olun, hedefinize doğru çıktığınız yolculuk sonrasında neleri elde edeceğinizi veya muhtemel sonuçları bilin. Bunun en iyi yolu, araştırma yapmaktır. Sorun soruşturun, deneyimlerden yararlanın, mantık kurun.
4- Hazırlıklı olun; karşılaşabileceğiniz engellerin ihtimallerini göz önünde bulundurun.
5- Alternatifler oluşturun.
6- Karamsar olmayın.
7- Panik yapmayın. Panik, sizi aceleci davranmaya sürükler. Sürecin gerektiği gibi akmasını engeller. Kontrolünüzü kaybedersiniz.
8- Belirli aşamalarda durum değerlendirmesi yapın. Lehinize olacak müdahale fırsatlarını kaçırmayın. İhtiyaç anında gerekli düzeltmeleri yapın.
Tıpkı bir şef gibi. Gerekli tüm malzemeleri oranlarıyla koyduktan sonra yemeği ateşe koyun ve pişmesini bekleyin. Arada bir tuzunu kontrol edin.
Bütün bunları yaptıktan sonra Sürece Güvenin...
Cem Galip Kahveci, PCC
Profesyonel Koç